"Karate Kid"ten, "Good Will Hunting"e aynı hikayeyi çok izledik. "Wise" hocası sayesinde zorlukların üstesinden gelen karakterler film dünyasında daha da çok işlenir. Ki bunların bazıları verdikleri mesajlar bakımından maalesef oldukça muhafazakar filmlerdir. "The King's Speech"i onlardan ayıran önemli bir kaç özelliği var. Bir kere tarihin kırılma noktalarından birinde geçen, tamamıyla gerçek bir hikaye izlediğimiz. "Koskoca" bir "kral"ı bu derece insani bakımdan izlemek kolay iş değil. Üstelik film, niyet etmese bile, hayatın tek bir birey üzerine nasıl da büyük sorumluluklar yükleyebildiği üzerine bence oldukça ciddi biçimde düşündürebiliyor. Colin Firth, Geoffrey Rush ve Helena Bonham Carter'ın muhteşem oyunculuklarının burada rolü büyük elbette...
Yönetmen Tom Hooper "The Damn United"da yeşil sahaların efsanevi İngiliz teknik adamı Brian Clough'u anlatmıştı. Demek biyografilere meraklı. Buradan kendisine şu şekilde sesleniyorum: "İşini iyi yapıyorsun, bu yolda devam!"
Benimkinin tam tersi bir görüşü almak içinse Cüneyt Cebenoyan'ın şu güzel yazısına bağlanalım.
No comments:
Post a Comment