![]() |
Behçet Necatigil |
![]() |
Edip Cansever |
Fethi Naci |
"Sevgili Edip Cansever" diye başlıyor mektup. Cuma gecesi (8 Nisan 1977) benim için "Sevda ile Sevgi" gecesiydi adeta. Sevincimin serpintileri sürüyor. Sana o gece, kitabın son şiirinde o anda beni yadırgatan bir-iki nokta üzerinde görüşlerimi belirtmek istediğimi söylemiştim. Sözümde duruyor, şimdi yazıyorum. Hoş karşıla, bağışla!
Önce ansızın üçüncü mısraı yadırgamıştım. "Biz isteyelim istemeyelim sürüp gider böylece." -itirazım "Biz isteyelim istemeyelim" sözlerinedir. Bence düzyazı için bile ağır bir birleşim bu. Şiirin kaldıramayacağı kadar ahenksiz, hantal bir söyleyiş. "İsteyelim" dört hece, "istemeyelim" beş hece. Ritmik değil, kıvrak değil, uzun yorucu, donuk. Ben olsam mısraı şöyle düzenlerdim. "İste, isteme sürüp gider böylece."
"İkinci bölümde, 2. mısrada ben "kalmış" sözcüğünü atardım, çünkü 1. mısradaki "unutmak" saptamasında "kalmamışlık" zaten var. Aynı uzatma son bölümdeki "yankısı gibi" sözcükleri için de geçerli. Bir kere bu iki sözcükte iki "ı", iki de "i" var ki, bunlar birbirine yakın çıkaklı, bir kalın, biri ince iki sesli. Yani peş peşe söylenince tutukluk yapan dört "yakın-sesli." Ben olsam bu mısraı da şöyle kurardım: "Ve çınlar her biri bir silah yankısıyla."
"Bu son bölümde (yani son iki mısrada) üç kez "bir" geçiyor. Bu da şiirin aleyhine değil mi sence? Son mısraının başındaki "bir" atılsaydı mısraının bir kaybı olmaz, aksine mısra daha esnekleşir, daha yaylanır, hem böylece (senin pek hoşlanmadığın) halk şiiri geleneğine de (4+4+3) yaslanmış olurdu. Son olarak şiirin ilk mısrasına dönüyorum. O mısrada da "bir" kelimesi fazla bence, çünkü şiirin bir görevi de, mecburiyet olmadıkça, aynı kelimeleri kullanmaktan kaçınmasıdır. Kitaptaki haliyle bakınca, şiirde eksiz, ekli, bileşik sekiz yerde "bir"le karşılaşıyoruz."
"Edip, sakın bu değinmelerimi bir ukalalık, bir "haddi tecavüz" olarak alma! Bilirsin, her şair "ben olsam"a, "bana kalsa"ya sığınarak, kendi bildiğini okumaya, kabul ettirmeye kalkar. Benim bu satırlarım, bir dostluğa güvenerek, kendi görüşümü dile getirmek sadece. Zaten bir şiir, bütünüyle biz olsak, başkasının değil, bizim şiirimiz olurdu. Her şeyi kendimize benzetmek istesek farklılaşmalar, ayrılıklar olmazdı. Ben son şiir üzerinde duracağım söylemiştim durdum, durmaksa bu."
"Bütünüyle kitabını (Sevda ile Sevgi, Koza Yayınları, 1977) kutlarım. Mektubuma içerledinse, hemen yırt, at! İşin mi yok, işimize bakalım!"
"Sevgiler, Selamlar."
Edip Cansever'in böyle bir mektup karşısında nasıl bir tepki duyacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Behçet Necatigil, ne kadar iyi niyetle yazarsa yazsın, yazdığı o satırlar Edip'i çileden çıkarmıştır. Çünkü Edip'in en küçük bir eleştiriye bile tahammülü yoktu.
Anılar Kitabı, Fethi Naci
No comments:
Post a Comment